KALP KIRMAYINIZ…
ABD’de yapılan bir araştırma sonucunda; kırık kalbin gerçekten ağrıdığı, insanın canını acıttığı ortaya çıktı. Araştırma sorumlusu Profesör Eisenberger‘e göre;
“İnsan vücudu, fiziksel acı ve sosyal acı duyarlılığının birbirine bağlı olduğu bir gene sahip. Bu nedenle kalp kırıklığı sadece ‘edebi anlamda’ değil, fiziksel olarak da bir ağrıya işaret ediyor.”
Peki bir kalp kaç kere bu acıyı çeker? Kaç kere kırılır? Cevabı belki de yüreğin büyüklüğüne bağlıdır… Kalp ne kadar büyükse kırıldığında parçaları da o kadar büyük olur. Bir sonrakinde bu kırık parçalar daha küçük parçalara ayrılır; ta ki parçalar toz hâline gelinceye dek…
Oysa kişinin kalbi küçükse; bir, bilemedin iki kırılmadan sonra toz olur, bir daha ne kırılır ne acı çeker. İşte bu yüzden sevgi dolu, kocaman kalpli insanlar daha çok acı çeker… İşte kalp kırıcılara naçizane tavsiyeler:
– Kalbi kırmadan o şeyi söylemenin, yapmanın, yaptırmanın bir yolu var mıdır bir düşünün bakalım.
– “Dikkat kırılabilir” uyarısını ciddiye alın. Züccaciyeden bardak almıyorsun ki gidip aynı takımla dolabı doldurasın. Her kalp tektir, kırılınca çıkardığı ses kulağından gitmez sonra sağır kalırsın…
– Karşınızdaki kişiyi taksit taksit üzmeyin. Tek seferde kırın.
– Dikkatli kırın; içinden siz çıkabilirsiniz. O’nun kalbini kırayım derken kendinizi un ufak edebilirsiniz unutmayın.
– Kalp aynı yerden iki kere kırılmaz; aynı yerden kırmamaya çalışın.
– Karşınızdakinin susuyor olması, kalbini henüz yeterince kırmadığınız anlamına gelmez; abartmayın!
– Önce sizinki kırıldıysa, karşıya da aynı hasarı vermek için uğraşmayın. Zira çabalarınız tamamen duygusal olacağından kendi kalbiniz de hasar görür.
– Eski kırıkların tam üzerinden kırmaya özen gösterin ki fazla ufalanmasın… Toplayabilen var, toplayamayan var; insaf…
– Telafisi yok mudur, vardır elbet. Biraz farkındalık, biraz pişmanlık ya da bir özür… Ama bir Çin atasözünün de dediği gibi; “Kopan bir ipe sımsıkı düğüm
atarsanız, ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür. Ama ipe her dokunuşunuzda canınızı acıtan tek nokta yine o düğümdür!”
– O parçaların tekrar bir araya gelip, eskisinden daha sağlam ve duyarsız olmayacağından emin olun, yoksa dönüşü muhteşem olabilir!..
– Emniyetiniz için, kırdığınız parçaların dönüp size saplanmayacağını garantileyin.
– Bir gün sizin kalbinizin de kırılacağının farkına varın ve vazgeçin…
– Kırdığınız kalbin benimki olmamasına dikkat edin!..
Ninem diyor ki; İnsanın küçüğünün, nefsi büyük olur!..
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kalb, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, asi olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir.
Çünkü, asi olan komşuyu da korumak lazımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! Allahü teâlâyı en ziyade inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Çünkü, Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir.
İnsanların hepsi, Allahü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik Maliki, sahibi olan efendinin şanını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlukları, ancak izin verdiği, emir eylediği kadar kullanılabilir. İzni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hatta, onun emrini yapmak olur.