Türk Lirası, tarihinin en büyük değer kayıplarıyla artı dünya sıralamasında en altta can çekişirken İMF simidine Titanik yolcularının panik haliyle sarıldığı gibi sarıldık. Çok az ekonomist, yahu beyler İMF, uluslararası borç alacak meselelerinden kaynaklanan para trafiğinin akışının bozulmaması için müdahil olur bir ülkenin içişlerine karışmaz diyebildi. Ne olursa olsun imf yeşil ışık yaksın beklentileri başladı. Yıllardan beri yerine getirilmesi gereken toplumsal değerlerimize, Batı ve doğuda münakaşa edilir hale getiren temiz toplum gereği yasaları çıkarmamız için İMF kararları gerekliymiş gibi hareket ve eylemlere girdik. Çeteler unutuldu… Susurluk unutuldu… Devletin yaptırım gücünü kötüye kullananlar, unutuldu… Siyasi, işadamı bürokrat, Çete dosyaları suç birlikleri raflara kalktı. Banker Bako, 19 yıllık çekeceği cezası varken de, emniyete götürülürken de, cezaevine giderken de kelepçelenmedi bile. Bir dilim baklava çalmanın cezasının yıllar olduğu bu ülkede buna benzer tavır ve tutumların, onurlu yaşam savaşı veren insanları tecavüz derecesinde üzeceği düşünülmedi. Hâkim ve savcılarımız için vicdanları ile cüzdanları arasında kaldılar denilen bir ülkede yaşamak mecburiyetinde bırakıldık. Her üç kişiden birimiz, mahkemelerde sürünmekteyiz. Alacaklı alacağını tahsil edememekte, borçlu borcunu ödememekte, mahkemelerde davalar yıllar sürmekte. Vatandaş hala hakim ve savcılar önünde kul muamelesi görmekte. Devlet üstümüze karabasan gibi çöken güya özelleştirilmiş müesseselerin keyfi davranışlarına dur diyemezken: Maliyede, birikimli yüzde 12ler, tedaş’ta yüzde 17.25’ler, telefonda yüzde 8’ler, keyfi olarak gecikme zammı adı altında vatandaşa yüklenirken, kendi alacaklarına hala yüzde 5’le borcunu ödemeye çalışmakta. Beyler bayanlar nerede bunun adaleti. Bir çek karşılıksız çıktı diye bankadan çok devlet, işadamının üstüne gidiyor ve adına kamu davası diyor. Güzel devletimin senin ne işin var toprakbank’la Şekerbank’la benim aramda sözleşmeyle kurulu bu münasebetin içinde. Neden bunu kendine karşı işlenmiş bir suç haline getirmeye uğraşıyorsun? Neden 10 sene geçtiği halde aynı çek her seferinde Merkez Bankası kayıtlarında görünüyor? Her şeyden önce neden bankada olmayan parayla karşılıksız çek yazma yetkisi veriyorsun kişi ve kurumlara? Bu hükümetler, senide beni de bu hale getirdiler. Sen devlet olarak ne düşünüyorsun bilmiyorum ama kendi düşüncelerimi gayet iyi bilmekteyim. Kendilerine verilen yetkileri bu vatan ve üzerinde yaşayan insanlar için kullanmayı öğrenemeyen tüm siyasi ve ekonomi için bir şeyler yapması gereken ama yapamayan insanlar adına senden özür dileyecek ama onlar istifa etmezse ben vatandaşlıktan istifa etmek mecburiyetinde kalacağım. Zira bu ülkede tek sahip olduğum şey uğruna birçok söylem ve eylemde bulunduğum en büyük gururum olan yurttaşlık hakkım… Dün tahkim yasasına, hocalarına siyasi hak ve hukuk iadesi için evet diyen bir partinin tutumu… Dün; ülkenin en büyük işçi temsilcisi, bir sendikanın Genel Sekreteri olan 16 yıllık bir sendikacının evinin önünde 13 kurşun sıkılarak öldürülmesi. Ve bugünkü iç borç yekunu, dış borç yekunu. Gayrisafi Milli Hasıla’dan benim başıma düşen miktar. Tantan’ın partisi tarafından ayıplanması. Tahkim yasası. Vergi yasalarının delinmesi. Sosyal güvenceyle ilgili yasalar. Senin beni okşamak yerine tokatlayışın. İki güvercin çalan Manisalı gençleri 16 yılla yargılayışın. Zengine arka çıkıp, fakire üvey evlat gibi davranışın. Niyeti belli olan bir faziletçilere hoşgörüyle yaklaşışın. Ödediğim vergileri, özel bankalara kar olarak aktarmışın. Türk pasaportuma yeteri kadar özen göstermeyişin. Kulun muyum? Vatandaşın mıyım? Neyinim ben senin hala anlamadım ama sürekli beni yolmaktan artık vazgeçin zira ben çok yoruldum gerçekten çok yoruldum. Bugünlük bu kadar yeterli.